Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) verilerine bakılırsa, her yıl 3 milyondan fazla kişi dış alan hava kirliliğinin ve yaklaşık 4 milyon kişi ise iç alan hava kirliliğinin sonucu olarak ölüyor. Dünya çapında bir şekilde kirli hava (WHO Hava Kalitesi klavuzlarına göre belirlenmekte) soluyan nüfusun genele oranı ise 10’da 9 civarında. Her ne kadar Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok bölgede hava kirliliğini azaltmaya yönelik uzun vadeli politikalar bulunmakta. Her ne kadar bunların belli bir miktar etkili olduğu kanıtlanmış olsa da, yeni bir araştırmanın sonuçlarına göre bazı ülkelerde hava kirliliği hala artmakta.
Çalışma İngiltere’deki Exeter Üniversitesi’nden Profesör Gavin Shaddick liderliğinde, Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte yürütülmüş. Bulgular hava kalitesini iyileştirmeye yönelik küresel çabaların niyet edildiği kadar çok işe yaramadığını göstermekte. Buna göre insan nüfusunun yüzde 55,3 kadarı giderek artmakta olan kirli hava ile yaşamaya mahkum durumda.
Araştırmaya göre hava kirliliği açısından en kötü durumda olan bölgeler Orta Asya, Güney Asya ve Sahra Altı Afrika. Bu bölgelerdeki insanlar sürekli artan hava kirliliği seviyelerine maruz kalmakta. Aşağıdaki haritalar durumun nasıl kötüye gittiğini gösteriyor. Üst kısımdaki harita 2016’dan ölçülen yıllık ortalama PM2.5 konsantrasyonlarını göstermekte. PM2.5 demek, 2,5 mikrometreden daha küçük çapa sahip olan ve tek bir saç telinden 100 kat daha ince zararlı partiküller demek. Alt kısımdaki harita ise zararlı partiküllerin 2010 ve 2016 yılları arasındaki konsantrasyon farklılıklarına işaret etmekte.
Raporda hava kirliliğinin yüksek ve düşük gelirli ülkelerdeki insanları benzer şekilde etkilemesine rağmen, en büyük tehlikenin düşük ve orta gelirli ülkelerde olduğuna dikkat çekilmiş. Daha yüksek partikül yoğunluğunun Orta Asya, Asya’nın doğu ve güney kısımları ile Afrika’daki Sahra Altı ülkelerinin çevresinde bulunduğu açıkça görülebilmekte. Afrika ülkelerindeki hızlı partikül artışının sebebi ise çölden gelen toz ve kum olarak ifade edilmekte. PM2.5’in bu bölgedeki artışının, iklim değişikliğinin neden olduğu çöl tozundaki artış oran tahminleri ile paralel gittiği belirtiliyor.
Dünya nüfusunun yaklaşık yarısının 2010-2016 yılları arasında bahsedilen PM2.5 seviyelerine yükseldiği saptanmış. Buna karşın Kuzey Amerika ve Avrupa’da görülen daha düşük değerlerin nedeni ise, 30 yıl önce uygulanmaya başlanan düzenlemelerin sonucu deniliyor. Düzenlemeler sonucunda gelişmiş ülkelerde son yıllarda hava kirliliği gözle görülür biçimde azaltılabilmiş. Buna en büyük etkenlerden birinin de, kömür santrallerinin sürekli biçimde kapatılması olduğu raporda aktarılmakta.