Yıl 2017. Dördüncü büyük endüstri devriminin getirdikleri tüm hayatımızı hızla dönüştürmeye başladı. Aslında bu devrim kaçınılmaz olarak kapımızda bekliyordu. Ucuz iş gücü, esneklikler nedeniyle son 20 yıl içinde üretim adım adım gelişmiş ülkelerden başta Uzakdoğu olmak üzere gelişmekte olan ülkelere kaymıştı. Bu durum, doğal olarak gelişmiş ülkelerde bir takım sosyal ve ekonomik kaygıları da beraberinde getirmişti. Yakın gelecekte Endüstri 4.0 ile tersine bir akış yaşayacağız. Çünkü iş gücü ve insan emeği azaltılmış ürünün nerede üretildiğinin artık hiçbir önemi kalmıyor. Kulağa bilim kurgu filmlerdeki gibi gelse de önümüzdeki 10 yıllık dönemde içinde ışık bile olmayan karanlık fabrikalarla karşılaşabileceğimizi düşünün! bakım.
Bu büyük dönüşümü kaçıran ülkelerin ve şirketlerin ne yazık ki hayatta kalma şansı yok. Bu nedenle, ülkemizde de öncü şirketler aşağıda kısaca bahsettiğim dört ana başlıkta çalışmalarına başladı:
Bağlantılı Çalışanlar, Bağlantılı Üretim, Bağlantılı Müşteriler, Bağlantılı Tedarikçiler
Günümüzün en önemli trendlerinden birisi de hiç şüphesiz “Internet of Things” ya da Türkçe karşılığı ile “Nesnelerin Interneti”. Nesnelerin birbirleri ile iletişiminin artması ve bu trendin yaygınlaşması ile nesnelerin bakımları da gittikçe önem kazanmaktadır. Üreticiler bakım maliyetlerini düşürmek, servis kesintilerinin önüne geçmek ve cihazların yaşam döngüsünü artırmak için bakıma başlı başına stratejik bir iş olarak bakıyorlar. Geçmişte üreticiler, bakıma kaçınılmaz bir durum olarak yaklaşırken artık yeni teknolojilerin de etkisi ile bu konuda birçok alternatiflere sahipler.
Nesnelerin veya cihazların bakımlarını ise üç ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar periyodik, önleyici ve öngörücü bakımlardır. “Periyodik Bakım” önceden belirlenmiş zaman aralıkları ile tekrarlanan, takvime bağlı bakım yapmayı ifade ederken; “Önleyici Bakım” genellikle cihazın kullanım yoğunluğuna orantılı olarak tarif edilen bakım türüdür. Bugün bu yazımda üreticiler açısından ele alacağım “Öngörücü Bakım” (Predictive Maintenance) ise cihazın üzerinde ölçülen değerlere göre karar verilen bakım yapma şeklidir. Bu yöntemde titreşim analizi, yağ analizi, sıcaklık analizi gibi yöntemler kullanılarak makine bileşenlerindeki arızalar önceden tespit edilir ve bu arızaları önlemeyi hedefleyen aksiyonlar insan eli değmeden tam otomasyonla alınır.
Günümüzde üretim tesislerinde çoğunlukla “durum izleme çözümleri” kullanılıyor. Ancak durum izleme çözümleri nesnelerin titreşim, yağ, ısı gibi bir veya birkaç parametresini ölçüyor. Bu parametrelerden yola çıkılarak sadece ölçülen parametre ile ilgili potansiyel problemler tespit ediliyor. Örneğin titreşim analizi ile sadece şaft kayması, bileşenlerin aşınması veya gevşek aksamlar belirlenebiliyor. Birçok durum izleme çözümü doğal olarak sadece bir veya iki veri kaynağına dayanarak sonuç çıkarmakta. Bu çözümler, daha geniş kapsamda potansiyel arızaları tespit etmekte yetersizdir. Dahası bu yöntem sıklıkla belirlenen sorunların çözümü hakkında bilgi vermekten veya bu sorunun ne kadar önemli olduğu hakkında veriler sunmaktan da yoksundur.
Buna karşın son yıllarda ortaya çıkan gelişmiş öngörücü sorun belirleme yazılımları, başta doğalgaz ve petrol, rüzgar, enerji üretimi ve havacılık olmak üzere birçok önemli endüstride kullanılmaya başlandı. Ortaya çıkan yeni öngörücü bakım çözümleri sayesinde üreticiler, muhtemel arızaları gerçekleşmeden önce tespit edebiliyor ve sadece gerektiğinde bakım yapıyor. Günümüzün önde gelen üretici şirketleri de bu çözümleri kullanıyor. Her geçen gün daha da gelişen öngörücü bakım teknolojileri geleneksel durum izleme çözümlerine kıyasla çok daha önemli faydalar sunuyor.
Öncelikle öngörücü bakım çözümleri birden çok kaynaktan veri alır ve tahminde bulunmak için analitik modelleme teknikleri kullanır. Bu sayede sorunlar yaşanmadan önce tespit edilir, sorunların ortaya çıkma nedeniyle ilgili detaylı bilgiler verilir, sorunlar önem seviyelerine göre önceliklendirilir ve uygulanabilir tavsiyelerde bulunulur. Bunun sonucunda üreticiler gereksiz bakım süreçlerini ortadan kaldırabilir, bileşenlerin değişmesinden doğan maliyetleri düşürebilir, planda olmayan servis kesintilerinin önüne geçebilir ve cihazların ömrünü daha da uzatabilir.
Kısacası bu çözümlerin sunduğu faydalar sayesinde üreticilerin verimlilik ve karlılığı da artar. Bu nedenle yukarıda önemli faydalarından sadece birkaçından bahsettiğim öngörücü bakım çözümlerinin yaygınlaşmasının ülke ekonomimiz için oldukça önemli olacağını düşünüyorum.