İklim değişikliği Kuzey Kutbunu ısıtıyor, kutup ayılarının dolaşmayı tercih ettiği deniz buzu rekor oranlarda eriyor. Bunu bir sonucu olarak kutup ayısı türleri kara üzerinde daha fazla zaman geçiriyor. Bu nedenle de tükettiği yiyecekler değişiyor. Kutup ayıları halkalı fokları yemek yerine, sahildeki kutup balina leşlerini yağmalıyorlar. Peki bu onlar için ne anlama geliyor?
Connecticut Üniversitesi’nde ekotoksikolog olarak çalışan Melissa McKinney “Bu hem iyi haber, hem kötü haber” diyor. Kötü haber, ayılar yaşam alanlarını kaybediyor. Ama umut ışığı şu ki, kutup ayıları daha çok karada oldukları için, aldıkları gıdanın içindeki zehirli cıva seviyesi daha az oluyor. McKinney ve ekibi 2004’ten 2011’e kadar Alaska’daki bir kutup ayısı popülasyonunu incelemişler. Ayıların cıva seviyelerinde yüzde 65’lik bir düşüş gözlemlenmiş. Görünüşe göre bunun nedeni yeni yiyecek alışkanlıkları olabilir.
Kutup balinaları plankton ile besleniyor, halkalı foklar ise balık ile ve diğer bünyesinde cıva birikebilen tüm canlılarla. McKinney “Eğer kutup ayıları besin zincirindeki daha alt basamaklarda bulunan avlanmış hayvanlardan besleniyorsa, yüksek olasılıkla daha az cıva depolanmış yiyecek tüketiyorlar” şeklinde durumu özetliyor. Ayrıca balinalar ile beslenen ayılar daha sağlıklılar, yüksek vücut kitle indeksine sahipler. İyi beslenme sayesinde vücutları yağ ve kas kaybetmez. Fakat şimdiye kadar topladıkları cıva vücutlarında hapis kalır ve zarar vermeye devam eder.
McKinney ayrıca şunu ekliyor: “Biz kutup ayılarını iklim değişikliğinin gözcüleri olarak görüyoruz. İklim değişikliğinin diğer çevresel stres kaynaklarının yarattığı riskleri negatif ya da pozitif olarak şekillendirebileceğini hatırlamamız çok önemli. Bu durumda o stres kaynakları, zehirli kirleticiler.” Küresel ısınmayı durdurmak ve doğada daha az cıva olması iyi olurdu. Ama en azından iklim değişikliği eriyen buzun ötesinde ilk aşamada farkedilemeyen başka etkilere de sahip olabiliyor.
McKinney ve ekibinin yaptığı çalışma, ‘Environmental Science and Technology’ dergisinde bir bilimsel makale olarak yayımlanmış.