Urla Bağ Yolu’nun beşinci durağındayız. Agro Turizm için yola çıkmış ve sırası ile Urlice, Urla Şarapçılık, MMG ve Usca’yı tanıtmıştık. Beşi bir yerde olan üreticilerimizin beşincisi Mozaik Şarapçılık. Mozaik şarapçılığın sınırlarına girdiğiniz zaman çevrenizde koşan yarış atlarını, tayları görüyorsunuz. Bir tarafta haralar bir tarafta bağlar. Mozaik’in sahipleri Ali Emin bey ve eşi Melis Kurtel Emin’in emeği olan 1.500 dönüm arazinin içinde 200 dönüm bağ.
Mozaik’in en ilgi çekici yanı sulama sisteminin olmaması. Toscana ve Bordo’dakiler gibi, Mozaik sınırları içinde de bağlar hiçbir koşulda sulanmıyor. Kökler yer altında suya ulaşıncaya kadar derine ilerliyor. Köklerin yeryüzünün merkezine yolculuğu sırasında geçtikleri farklı katmanların mineralleri de üzüme aktarılıyor.
Ali Emin ‘Şarap üreticiliği nereden aklınıza geldi’ sorumuzu cevaplarken “Aslen İranlıyım. 1983’de savaş vardı. Devrim olmuştu. Üniversiteye girme şansım yoktu, Türkiye’ye okumaya geldim. Fizik mühendisliği deneyimim oldu. İki sene sonra onu bırakıp tekrar sınava girdim. ODTÜ İşletme’ye başladım. Mezun olduktan sonra BM’de çalışmaya başladım” diyerek bizi o günlere götürüyor.
Üniversite sonrası Birleşmiş Milletler Mülteciler Komiserliği’nde işe başlayan Emin Bey, eşi ile de burada tanışıyor. Melis Hanım da o sıralar Amerika’da okulunu bitirip, BM’de staja başlayan yeni mezunlardan. Gel zaman git zaman bu tanışıklık onları evliliğe kadar götürmüş.
Balayları için küçük bir arabayla çıktıkları haritasız kör seyahat sırasında, 3 hafta gezdikleri İtalya ve bağ bölgeleri de Emin çiftinin şarapçılık için çıkış noktası olmuş.
Balayından döndükten sonra birkaç yıl daha Ankara’da yaşayan ve çalışan Emin çifti, bir gün ‘neden emekliliği bekleyelim’ düşüncesi ile hayallerini gerçekleştirmek üzere yola çıkar. İlk niyetleri hayran oldukları İtalya’ya gitmek olan Emin ailesi ilk denemeyi Melis Hanım’ın memleketi olan İzmir’de yapma kararı verirler. Kayın pederi de bu hayale katılınca iş hayal ettiklerinin ötesinde büyür, şarapçılık ve yarış atı yetiştiriciliğini eş zamanlı iş olarak yürür.
Yeni ve eskinin yolları kesişirse
Sohbetimizin başında da belirttiğimiz gibi Emin çifti Mozaik Şarapçılık’ta dünyada az bilinen üzüm çeşitlerinden şarap yapıyor. Bazı üzüm çeşitlerinin dünyadaki tek üreticisi olduklarını söyleyen Ali Emin yetiştirdikleri üzüm çeşitlerini “Ekigaïna hibrit bir üzüm. Kökeni Fransa’dan geliyor. 11 sene önce yeni bir üzüm çeşidi olarak tescil edilmiş. Cabernet Savignon ile Tanat’ın birleşiminden oluşuyor. Rebo diye bir üzüm var. Bu üzüm de İtalyan-fransız, Merlot ve Teroldego karışımı bir hibrit. Marselan var. Korintho diye antik bir İtalyan üzüm çeşidimiz var. Şiraz var. Petit Verdot var. Tannat var ki, yüzde yüz yapıyoruz bunu; dünyada yapan çok az üretici var. Bizim baştan beri deneysel işlerimiz oldu. Şu an bağlarımızda bunların dışında Sangiovese gibi 9 çeşit kırmızı üzümümüzü doğanın kanunlarını çiğnemeden yetiştiriyoruz” şeklinde anlatıyor. Önümüzdeki dönem 2016-2017 yılında Montepulciano’yu çıkararacaklarını söyleyen Ali Emin, bu ürünün önümüzdeki dönemin yıldızı olacağını vurguluyor.
Kör seyahatte katedilen yollar Mozaik’in başlangıç noktası
Ali Emin ve ailesi 2006 da bağlarını dikiyor. 2010 de ilk hasatlarını topluyor. 2014 de piyasaya Mahrem ile merhaba diyor. “Çok acelesi olmayan bir işletmeyiz. Düşük profil çizmeye çalışıyoruz“ diyen Ali Emin, her yerde olma istekleri olmadığını. Reklam yapamadıklarını belirterek “Kendi yağımızla kavrularak ortalama 85 bin şişe şarap üretiyoruz” diyor. 2006’dan beri çalıştıkları İtalyan danışman ve şarap uzmanı bir baba oğul var. Onların gösterdiği yolda ilerlemeyi tercih etmişler.
Yeni başlangıca rağmen ödülleri ile tanınmışlar
Ali Emin Bey, memuriyetin ardından bağlarda çalışmaktan hiç pişman değil ama aslında bunun kaynağı da yaptığı işe olan sevgisi. Tutku olduktan sonra 40 derecede bağda çalışmanın da rahatsızlık vermediğini söylüyor. Emin “Ortaya çıkan ürünü gördüğünüzde de daha motive oluyorsunuz. Bu motivasyonla yurt dışında çok ciddi yarışmalarda çok ciddi ödüllerle döndük” diyor. Mozaik’in 2016 senesinde Decanter’te kazanılmış gümüş ve bronz madalyalarının yanında mansiyonları da var.
Ürettikleri ‘Shiraz 2012’ Brüksel’de Concours Mondial’den altın madalya ile dönmüş. Decanter’den de madalyası olan bu şarap ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdiklerini belirten Emin, bu ilki Decanter 2016’da ‘Alınması gereken 50 Dünya Şarabı Listesi’ne aday gösterilerek’ elde ettiklerini söylüyor. Sözlerine “Yine 2016’da Monoca’da yapılan şovda bizim şarabımızı resmi kırmızı şarap olarak seçtiler. Biz bu şovda tedarikçi olacağız. Bunlar Türk şarapçılığı açısından büyük olaylar” şeklinde devam etti.
Öncelik çocukların
Bu arada çocuklarıyla ilgilenmekten çok bağlarda bulunamadıklarını itiraf eden Ali Emin bu 200 dönüm bağda benim de eşimin de çok emeği var. Bir ekiple birlikte 85 bin fidan diktik diyor. 1.500 dönüm alanda toplam 35 kişi çalışıyor. Bu sayıya at yetiştirilen bölüm de dahil. Sadece şarap için sigortalı kişi sayısı iki. Ekip zaman zaman mevsimsel çalışanlarla genişliyor.
Odaklanılan tek hedef kalite
İşletmeyi kurduklarından itibaren odaklandıkları tek hedefin kalite olduğunu söyleyen Emin, susuz tarımın Urla yarımadasında çok büyük bir risk taşıdığını ve yazı çok sıcak geçirdiklerini söylüyor. Toscana ve Bordo’da sulamanın yasak olduğuna işaret eden Emin, bunu “Suladınız mı kök yüzeyde kalıyor. Kök yüzeyde kaldığında üzümün konsantrasyonu ne yaparsanız yapın iyi olmuyor” diyerek vurguluyor.
Asma başına 1 kilo üzüm
Normalde bir asmadan 3-4 kilo üzüm çıkabiliyor ama Mozaik’te asma başına sadece 1 kilo üzüm toplanıyor. Bunu sağlamak için budama aşamasında fazla üzümleri, üzüm olmadan kesiyorlar. Hedef sadece kalite. Emin, Mozaik’te kural haline gelen bu uygulamanın mantığını “Bir anne 8 çocuğa mı daha iyi bakar, tek çocuğa mı daha iyi bakar? Bitkinin sabit bir enerjisi var. O sabit enerjiyi belli bir miktar meyveye harcayabilir. Elde ettiğimiz konsantrasyonda bunu görebiliyoruz” şeklinde açıklıyor.
İhracat asıl hedefi, karlılık odak noktası
Bağ Yolu’nun en genç bağı olan Mozaik, iç piyasada çok fazla dağıtım yapmıyor. A Plus otel ve restoranlarda olduklarını söyleyen Emin, Swissotel, Çırağan, Sunset gibi İstanbul’da belli lokasyonlarda sunulduğunu söylüyor. Urla İskele’de ve bulundukları bölgede her yerde olduğunu, bunun dışında Nişantaşı ve Beykoz’da iki şarap butiğinde şaraplarının bulunabildiğini belirtiyor.
Almanya’nın Köln şehrindeki serbest bölgede bir deposu olan Mozaik, şaraplarını bu noktadan Avrupa’ya dağıtıyor. 2.000 şişe şarabın bu noktadan yeni dağıtıma çıktığını söyleyen Emin, fiyatlarının yüksek olmasının sebebini maliyetlerinin çok yüksek olması ile ilişkilendiriyor ve asma başına bir kilo üzüm toplamanın ciddi bir maliyet olduğunu vurguluyor.
Ali Emin amaçlarının kaliteli malı ticarete dönüştürmek ve karlılığı artırmak olduğunu ifade ederek, şarapların satış fiyatları için ‘70 TL’den 120 TL ye kadar şarap yelpazesi’ olduğunu belirtiyor.
Mozaik’te butik tesis
Ali Emin bey 2017’de hayata geçmesini planladıkları projelerini de xTRlarge’a açıklıyor. 8 dönümlük araziye şaraphane, butik otel, organik bir bahçe ve gurme bir mutfak için projelerin hazırlandığını belirtiyor. Kasım’da başlaması düşünülen projede, işletmenin tamamı yer altında olacak. Yerçekimi yasaları ile ezilmeden üzümün aktarılması planlanan tesiste kabul, otel ve restoran kısmı ise zeminin üzerinde konumlanacak. Taş bina olarak planlanan bu tesisin satışın kalbi olacağını söyleyen Emin, inşaat yapılan bölgenin sit alanı dışında, tarıma elverişli olmayan bölgede seçildiğini vurguluyor.
Emin Bey bu bölgenin sit alanı olduğu için çok kolay inşaat da yapılmadığını belirterek, Urla’da yerleşmiş olan kesimin de Alaçatı olmamak için çaba gösterdiklerini söylüyor.
Günde ortalama 10 kişi
Bağ Yolu’nda şu an 5 işletme olduklarını hatırlatan ve iki işletmenin yolda olduğunu söyleyen Emin, Agro Turizm için değerli bir potansiyeli olacak bölgenin içinde yaşayanlar ve dışarda olan insanlar farkındalığı için başladıklarını belirtiyor. Mozaik’in de küçük bir işletme olmasına rağmen hiç boş olmadığını söyleyen Emin, ziyaretçi sayısının bazı günler 30 kişiye çıktığını ama ortalama 10 kişi olduğunu belirtiyor. Kışın ziyaretçi bekledikleri çevre ise daha yakın çevre. Bölgedeki üretici sayısının artmasını kendileri için avantaj olarak gören Emin, bu etkileşimin TAPDK yasaklarından etkilenen üreticiler için de sinerji yaratacağını söylüyor.
Mahrem isminin nereden çıktığını sorduğumuzda; kelimenin farklı dillerde “Sır” anlamına geldiğini söyleyen Emin, “şişemizi açtığınız zaman sırrımıza ortak oluyorsunuz” diyerek sözlerini noktalıyor.